21 Temmuz 2012 Cumartesi

"Degisim"den Hallice

  "Melo" dialogunda Platon bir paradokstan söz ediyor.Mealen diyor ki:Eğer aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, aramamıza gerek yoktur.Şayet aradığımızın ne olduğunu bilmiyor isek,onu nasıl bulabiliriz?Aradığımız şeyi bulduğumuzda birden “o”nu aradigimizi mi idrak edeceğiz? Sanırım CHP'nin 17-18 Temmuz tarihlerinde yaptığı 34. Olağan Kurultaya bu çerçeveden bakmakta fayda var.
   
  Baslamadan belirteyim;temelde yapmaya calisacagim kendimce bir metin analizi.Bunu yaparken amacim dogru sorulari sormak ve dogru akil yurutmeleri ortaya koyabilmek.Bu akil yurutmelerin ve sorularinda dinamik,organik,tarihsel ve butunsel bir analiz icin gorunene odaklanmak yerine aslolana yani gorunenin arkasina bakarak olabilecegini unutmayalim.Ha bir de unutmadan zaten dinamik,kolektif ve materyalist zaman algisi olmaksizin bahsettigimi yapmak da mumkun degildir,denemeyiniz yorulmayiniz.

  Evet efendim,CHP´ nin “Demokrasi ve Degisim” olarak adlandirdigi 34.Olagan Kurultayi hakkinda fikir yurutmeye baslarken oncelikle elimizde veri olarak kullanabilecegimiz ne var ona bakalim: a) Prof.Dr. Sencer Ayata baskanliginda bazi milletvekilleri,parti meclis uyeleri ve 81 il´den birer temsilci tarafindan hazirlanan Demokrasi ve Ozgurluk Bildirisi
            b) Genel Baskan Kemal Kilicdaroglu´nun konusmasi
            c) Parti Meclisi´nin yeni uyelerinin listesi(bu ciddi calisma gerektiriyor nitekim yas,cinsiyet,meslek,gelir ve egitim durumu,siyasi ve mesleki arkaplan,bolgeleri,kimin kac oy aldigi,kimlerin cizildigi vb. veriler analiz edilebilirse iyi cikarimlar yapilabilir.-belki baska bir yazinin konusu olur diger partilerle karsilastirmali bicimde)
            d) Kurultay´a katilan gazetecilerin aktardiklari
            e) Analiz sirasinda kullanacagim yardimci kaynaklar(yeri geldikce belirtirim)
            f) Kurultay sirasinda calinan bilumum Edip Akbayram,Zulfu Livaneli,Onur Akin,Selda Bagcan sarkilari(saka saka)

    BILDIRI
    „Degisim ve Demokrasi“ kurultayinin bildiride gectigi uzere hedefi parti karar organlarini olusturmakla birlikte CHP´nin Turkiye´de ozgurlukcu demokrasiyi kuracagini ozgurlukcu degisimi gerceklestirecegini mustulamak ve bu donusumun ana hedeflerini ortaya koymak.Bu bildiri 20 basliktan ve sonuc bolumunden olusuyor.Basliklari teker teker yazmayacagim,yaziyla birlikte bildiriye de goz atabilirsiniz.

   Turkiye´nin en onemli sorunu olarak baskici rejim belirlenmis.Sorun olusturan kismi demokrasiyi ve insan haklarini tehdit etmesi.Oldukca hakli olarak belirlenen bu temel problemin partinin secmen nezdinde de karsiligini bulacagi muhakkak.Nitekim oldukca guclu ve hegemonik hale gelmis,her gecen gun politik alani hem soylemsel hem de eylemsel baglamda daraltan bir iktidar ve baski kurma bicimi olarak  „teror“ soylemini benimsemis,cogunlukcu,tek tipci bir milliyetci muhafazakar iktidar blogu ile karsi karsiyayiz Ustelik her gecen gun ceberrutlasiyor. Bunun yaninda hemen bir hatirlatma; 11 Haziran secimlerinden once AKP´nin secim kampanyasinin temel mantigi „ideolojilere degil hizmete oy verin“ idi.Basbakan,adeta bir „Turkiye Belediye Baskani“ adayi gibi bir propaganda yuruttu(Benzetme Ahmet Insel´e ait.).“Eser siyaset“i gibi veciz kavramsallastirmalar siyasetin bir santiye algisi ile,bir vakif faaliyeti gibi dusunulerek yapildigi yerde elbette “normal“ idi.Bu olcutlerin gecerli oldugu bir soylemsel alanin alameti farikasi ise olculebilirlik faktorudur.Yani insanlar bu sekilde akil yurutmeye sevkedildiginden(sozde rasyonel tercih yaptigi yanilsamasi uyandirilarak) kac km yol, kac okul,kac hastane gibi sayisal degerler ile degerlendirmeye baslarlar alternatifleri.Dolayisi ile boyle bir soylem kategorisinin ve retrospektif oy verme davranisinin sonucu olarak demokrasi,ozgurluk,insan haklari,laiklik gibi kavramlarin gelistirilmesi vaadi olculebilirlik faktorunun yaninda retorik kalir.“Populizmin o hep kucumsenen dunyasinda siradan olanin gucu yattigindan“ bu santiye alanina girmenin cazibesine CHP’de kapildi ve bu paradigma o zaman „deplasmanda“ coktu. Benzetemezsen,benzersin prensibini burada anmanin tam sirasi sanirim.Cunku hegemonik bir iktidar ile mucadelenin tek kosulu onun riza uretim mekanizmalarinin icsel dinamiklerini kesfetmek ve burada hangi iktidar iliskilerinin yattigini cozumlemektir.Bunda sonra yapilacak sey karsi-hegemonya olusturma surecidir.Su soylenebilir ki bunlarin hic biri benzeyerek yapilmaz.
 Kisaca 2 tehlike var CHP icin.Eger AKP´nin santiye alanina girerse coker.Cunku insanlar ona daha iyi bir sey sunmadiginiz surece tercihlerini degistirmezler.Bu “iyi“ nin de hegemon guc ile ne kadar kolay manipule edilebilecini tekrarlamaya gerek yok sanirim.Kaldi ki Turkiye´de secmenler uzerine yapilan analizlerde secmenlerin kisa sureli gecmise donuk(1 yil diyelim) ve sosyotropic gorunumlu egotropik oy verildigi gorulmekte.Yani ben toplumsal refahimi ve sermayemi dusunuyorum gorunumlu toplumsal refah ve sermaye artarsa ben de kazanirim mantigi.Eger,yok bunun karsisinda deger odakli soylem olusturacagim derse o zaman da karsi-hegemonya olusturmaktan baska yolu yok.Bu is oyle demokrasi,ozgurluk,adalet,esitlik gibi slogan atmakla olmaz.

  Devam edelim,secim barajnin kaldirilmasindan bahsedilmis.Daha once %5´e indirelim teklifini de asan bir onerme bu.Istikrarin kutsandigi bir politik tahayyulde temsilin one cikarilmasi alt yapisinin da oldukca kuvvetli sekilde olusturulmasini gerekli kilar.Ozellikle butun milliyetci-muhafazakar-islamci kucuk partiler AKP´de bulussun,oy orani %60´a ciksin boylece istikrar guvence altina alinmis olur gibi soylenecek soz birakmayan eski bakan ve simdinin organik aydini Hasan Celal Guzel`lerin oldugu bir ulkede temsilin one cikarilmasi da bir cesaret bundan daha fazla ortaya konulan pozisyonu savunmak icin entelektuel birikim gerektirir.

  Her konu basliginda yazmaya kalkarsam cok uzayacagindan devamina soyle bir goz atalim.
 
  Laiklik CHP´nin beslendigi bir toplumsal bolunme olmasi ve bununla birlikte bu kategori odakli kendisini tanimlayan kitlenin de CHP ile mobilize edildigi ve ozdeslestigi goz onunde bulundurulursa laiklige iliskin kurultayda ne soylendigi oldukca onemli.Goruyoruz ki yillardir ayni seyleri tekrarlayarak secmenlerine donuk “Degismedim!“ algisi yaratmaktan disa donuk “dislayici ve sekillendirici laiklikten vazgectim,artik kapsayici ve pasif laiklige geciyorum cunku ben iktidar olma hedefi guduyorum ve bunu yapmam icin uzerimde kristallesen sorun boyutlarinin ve sisteme yonelik politik girdi taleplerinin skalasini buyutmem gerekiyor“ demeye firsat bulamiyor.Gereklilik kipiyle biten cumlelerin ardi ardina siralandigi fakat hic bir sey soylenmedigi asikar.Bunun yanisira dillerden dusmeyen zamanin ruhu diskorsu kaplayacaksa tum politik tahayyulumuzu o zaman soralim; Genel Baskan diyor ki sermaye biriktirme sureclerine dair; 3 yapisal donusum vardir.a)Avciliktan tarim toplumuna gecis b)tarimdan sanayii toplumuna gecis  c)sanayi toplumundan bilgi toplumuna gecis(guncel olan) Yani diyor ki biz su anda post-endustriyel cagi yasiyoruz.Soralim,nedir bu cagin politik alanda bolunme yaratan veya potansiyel tasiyan degerleri?Sunlar olabilir sanirim; Etnik kimlik, kültür, dil, din, cinsel yönelim ve cinsiyet kimligi,toplumsal cinsiyet,cevre? Laiklik basligi altinda Aleviligin adi gecmiyor,Diyanetten eser yok,azinliklarin taleplerine yanit hak getire,zorunlu din dersi ihh ihh, Cemevi o nedir?, kimlikteki din hanesi pardon? Demokrasi ve Ozgurluktu degil mi ha tamam unutmustum bir an.Devam.

   Onemli noktlardan biri sivil yonetimin her kosulda ustunlugunun ongorulmesi.Asker,polis,istihbarat birimleri gibi tum guvenlik birimleri sivil yonetimin demokratik denetimi altinda olmali diyor bildiri.Yaziyi okurken birden yanina not almis elim nedense.Hic bir sucum yok.Kalemim demis ki acaba CHP´nin butuncul bir tarihsel anlayisla bakildiginda tuttugu politik mevzilerin,kurdugu stratejik ortakliklarin veya ittifaklarin icinin bosalmasi ve bunun yaninda uzerine oturdugu sinifsal altyapininda ayricalikli konumunu yitirmesi ile ilgili olabilir mi bu yeniden konumlanma?Yani sanirim kalemim demek istemis ki bu mevziler arasi bu kayis siyaset alaninda yasanan donusumden ayri dusunulemez.Tamamen zaman ve mekan gozetilerek yeniden konumlanma ihtiyacindan kaynaklaniyor.Hatta,bak sen neler yazmis arsiz kalem, askeri ve burokratik oligarsinin devletin baski araclari uzerinde dogrudan,zaman zaman dolayli, belirleyiciligini kaybetmesi ile dogru orantili olarak ve tamamen “rastlantisal“(!)bir pozisyon belirlemeden bahsediyoruz.Yoksa hic CHP “Cumhuriyet Mitingleri“ duzenler mi,cok ayip.

  Yerel yonetimlerin guclendirilmesi basligi altinda hakli olarak yerel yonetimlerin yetkilerinin mevcut iktidar tarafindan hukuken ve fiilen azaltilmakta oldugu dile getirilmis.Dogrudur,iktidarin siyaset anlayisi Turkiye Belediye Baskanligi oldugundan ve ulusal sinirlar icerisinde her yer Ankara merkezli belediyenin sinirlari icerisinde kalip santiye alani oldugundan yerel yonetimlere gerek gorulmuyor bunun yaninda hr gecen gun farkli partiler ile yonetilen belediyeler uzerinde baski arttiriliyor,bu iktidar ve artik muktedir olanin zihinsel yapisi dusunuldugunde anlasilabilir.Fakat atlanan nokta yillardir yerel yonetim reformunun yapilmasi ve merkezin yerel idare uzerindeki tahakkumunun ortadan kaldirilmasi icin ugrasan sirf guclu yerel yonetim isteyip bu ugurda federal sistememi savundugu icin boluculukle suclanan vatandaslarin emegine saygi gostermek adina nasil guclendirilecegini soylemek olmus.Bu daha once onerilen Avrupa Yerel Yonetimler Ozerklik Sartindaki cekincelerin kaldirilmasim bile olsa onemli bir gelisme.Ayrica belki yukarda bahsettigim kesimler ile diyalog koridorunun acilmasi baglaminda da katki sunabilir.(Umudun ulkesi kuracagiz diyor bildiri bende katilayim dedim.)

   Orgutlu sivil toplumun onemine dikkat cekilerek devam edilmis(bunun ayritisina degerlendirme kisminda girecegim.) ve sosyal haklar mucadelesinin odagina konularak sendiklara deginilmis.Sendikal orgutlulugun onundeki engelleri kaldirilmasi gerektigi soylenmis.Engelleri kaldirin,tamam bitti.Iste tam da bundan bahsediyorum, eger ki toplumsal sistem ve bunun alt sistemlerinden biri olan politik sistem bir puzzle mantigi ile algilanip,parcalar butun ickin ve iliskisel dinamiklerinden soyutlanarak salt bir monoblok butunluk algisi gudulerek bir yerlere oturtulmaya calisilirsa olacagi boyle kof bir sloganvari soylem olur.Elimde sendika olsunda ne olursa olsun diyor CHP.Oysa ki sendikanin bizatihi kendisi bugun hem mesruiyet hem temsil krizi ile karsi karsiya.Eski sendika anlayisi 1970lerde kaldi.Eger CHP isci sinifinin temsilcisi olmak gibi bir amac guduyorsa hala bunu elini tasin altina koyarak ,beyaz yakalilarin sinif yanilsamasini nasil giderecegini,yeni bir akil ve sistematik ile nasil yeni bir sendikal anlayis olusturabilecegini “zamanin ruhuna“ uygun olarak ve ciddi bir entelektuel caba ile dusunmek zorunda.Is sadece sorun boyutunu tespit edip onu oy vermeye davet etmekle ustelik bunu da hala bitmeyen bir devrim guzellemesi,altin cag soylemi ve aydinlanma retorigi ile yapmakla bitmiyor efendiler.Kapitalizmin yeni sermaye biriktirme ve dolayisi ile somuru rejimlerini her gecen gun insanlarin rizasi ile yeniden urettigi surecte butun icerigi bir kenara birakilarak kurtulus sendikada mantigi iste bir kac “sendikaci“nin milletvekili yapilmasi ile sonuclaniyor en iyi ihtimalle.En son THY krizinde sendikanin nasil cuvlladigi gormeden hic bir hesap kitap yapilmaksizin insanlari greve davet etmekle bir is yapildigi saniliyor.Gormuyorlar ki genel olarak sendikalar gelir gider dengesini tutturmaya calisip yaptiginda da ayni oranda muhafaza etmeye calistiklarindan riskli alanlara girmek istemiyor.Gittikce muhafazakarlasiyor kendisine “yabancilasiyor“ ve burokratik bir yapiya kavusarak kendisi icin varolma refleksini gosteriyor.Ustelik cok hantal bir yapidalar.Boyle sorunlar yumaginin ortasinda kimsenin yapisal olan bu sorunu yapisal cozum mantigi ile ele aldigi yok,kolaya kacmaktan olecek herkes.Evet, yasasin puzzle!
   
  Devlet kadinin bedenlerinden,tercihlerinden ve orgutlerinden elini uzak tutmalidir diye devam etmis.Oldukca guncel ve toplumdan ciddi reaksiyon alan bir tartsimadan,kurtaj tartismasindan beslenmis bu madde.Cok dogru da yapilmis,az bile soylenmis o yuzden yetmez diyorum.Kadinlarin problemlerinin kaynagi erkek egemen sistemde yatmakta.Toplumsala dair her kategori eril ve iktidar-itaat-siddet iliskisi icerisinde kuruldugundan kadinlrin ozgurlesme mucadelesi iyi niyetli fakat lutfeder gibi salt pozitif ayrimcilikla cozulemez.Feminist hareketle birlikte ortak bir soylem ve cozum recetesi hayata gecirmeden en onemlisi bu mucadeleyi icsellestirmeden kadinlarin problemlerine cozum onerileri iyi niyetli fakat sig kalacaktir.Oncelikle yapilmasi gereken kadinlar tarafindan basli basina bir kadin kategorisinin insasinin saglanmasidir.Bu arada, madem post-endustriyel cagi yasiyoruz ve kadinlarin ozgurlesme mucadelesinin yaninda kadinlar gibi ozgurlesme kavgasi veren cinsiyet kimligi ve cinsel yonelim kavramlarinin pesinde kosan LGBT bireylerinde ozgurluk ve esitlik mucadelesine ses verilmeliydi.Gerci CHP´nin her politikasinin M.Kemal Ataturk´ten referansla mesrulastirmasi gerektiginden(bknz.K.Kilicdroglu 34.Kurultay konusmasi ureten ekonomiye Ataturk referansi) Ataturk´e de bu konuda bir referans buyuk ihtimalle bulunamadigindan bu konunun atlanmis olabilecegini dusunmeden edemiyorum.Fakat ne olursa olsun,gecmisi saygiyla yad edip,rehberiniz zamanin ruhu ise referansi gecmiste degil gelecekte aramak gerekiyor.Eger bir hegemonik blok karsisinda kendinizi tek alternatif goruyor,kapsayicilik iddiasini tasiyorsaniz bunu artik size parti kimligi modeli ile oy veren sadik secmenlerinizle zimni bir sozlesme imzalayip,onlara cikarlarinin temsil edilecegine dair teminat vererek(fakat bu duragan degil dinamik bir surectir kosullar degistikce sozlesme maddeleri kendiliginden degisir),temsil yelpazesini acarak sivil toplumda sekillenecek bir karsi-hegemonya sureci baslatarak kurabilirsiniz.
    
  
  GENEL BASKAN KONUSMASI
 Bu kismi cok uzun tutmamaya karar verdim cunku yazdikca yaziyorum Izleyecegim yontemde digerden farkli olacak.

 Ilk olarak degisim nedir sorusunun karsiligi yok sadece degisime anlamsal baglamda berrak tonlar tasimayan  bir cagdas uygarlik duzeyini asma hedefine oturtulan degisim anlayisi var.Peki degisen ne var?

 CHP dogrudan modernlesme surecinin urunu olan bir parti.Kurulurken de hadefi Ataturk´un koydugu “cagdas medeniyet seviyesini“ asmak ve devrimlerin saglam bir sekilde benimsenmesini saglamakti.Bunlarin yapildigina kani oldugu an kendisini fesih edecek bir partiden cunku bir misyon partisinden bahsediyoruz.E hala CHP faaliyette olduguna gore bu hedefler gerceklesmedi demektir.

 Her ne kadar Genel Baskan parti tarihinden emperyalizmle mucadeleden dolayi gurur duydugunu soyleyerek baslasa da ben tarihe ozellikle de CHP ve genelde bir gec-ulus devletin tarihine bu kadar donup donup oradan referans ve seanslar halinde gurur devsirmenin dogru olmadigini dusunuyorum.Cunku ayni gurur tarihe donup bu ulkede alevilere,kurtlere,gayri muslimlere,iscilere,solculara,sosyalistlere,dindarlara yapilanlarla karsilasilirsa yerini bastan asagi utanca ve vicdan azabina birakacaktir.Cok geriye gitmeye gerek yok ikna odalari,bas ortusu sorunu, e-muhtiraya destek cok yakinimizda.Dolayisi ile yapilmasi gereken gecmisteki hatalar icin ozur dilenip,ciddi bir degisim iradesi ortaya konup yeni bir siyasi tahayyul esliginde(nasil yapilacaksa) artik politikalari gelecekten devsirmektir her ne kadar referans degerlerini Osmanlidan ve asr-i saadet dusuncesinden alan bir mukkaderatci iktidar blogu ile karsi karsiya olsakta.

  Bir diger sadece retorik olarak kalan soylem ise tam bagimsizlikci ve anti-emperyalist durus soylemi.Ilk siradakinin karsilikli bagimlilik prensibi uzerine kurulmus,oldukca karmasik iliskiler agi ile kuresellesmis ve serbest ticaretin kutsandigi sistemde nasil yapilacagi oldukca muglakken ikincisinin ne oldugu basli basina muglak.Hangi emperyalizmden bahsediyoruz?Yok eger bunlar teritoryal butunlugu tehdit eden ve dogrudan bu toprk sahasini hedefleyen saldirilardan ulkemizi koruyacagiz demekse zaten boyle bir tehdit yok ortada.Yok eger sorun kapitalizmle mucadele ise o zaman ongorulen sosyal liberal ekonomi politikasina elveda demek gerekir.Nereden tutarsak elimizde kaliyor.Bu arada tam bagimsizlik ve anti-emperyalizm retorigi eger 20.yy´in ilk yarisindan devsiriliyorsa gecmis olsun nitekim bir iddia olan CHP´nin zamanin ruhunu yakalayan parti oldugu tespitini cokertiyor.Burada durmakta yarar var cunku Genel Baskanin konusmasi onemli ve saygi duyulacak bir degisim iradesini ortaya koymakla birlikte hem soylem hem de soylemin karsilik bulmasi gerektigi kitle arasinda hala ciddi tutarsizliklar var ne yazik ki.Celiski degisimin motorudur diyip tavrimizi alalim hemen arada.
  
   Her degisim ve donusumde zamanin ruhunu yakalayan parti imaji Yeni CHP´nin en temel soylemlerinden biri olacak gorunuyor.Fakat bu yapilirken esas olan hem pratikte ve soylemde hem de teoride varolan tutarsizliklarin giderilerek ortaya tutarli,kendinden emin, ne soyledigini bilen,proaktif,aksiyoner,dinamik,talepler karsisinda esnek ve arkasinda entelektuel birikime sahip bir alternatif ortaya cikrilabilmesi.Cunku secmen tutarliligi samimiyet ve guven verme ile es deger tutuyor.Bunun yaninda ilkeli bir siyaset ortaya koymak icin de bu soylediklerim elzem.Nitekim 11 Hziran secimlerinde hem geleneksel ulusalci kanadin degerler setine paralel hem yeni CHP´ni degerler setine paralel bir soylem cabasi sonuc verdi ustelik tutarsizlik algisi dogurdu.Ayni algiyi dogura bir baska etmen de parti kadrolariydi.Bu kurultaydan sonra da ayni manzara ile karsi karsiya kalabiliriz gibi bir izlenime kapildim,soyleyeyim.

  Partinin en buyuk sorunu cekirdek tabanini olusturan itttifak sistemi ile acilmak istedigi secmen kitlesi arasindaki kopukluk.Bu partinin ekonomi politikasi ile de aciga cikiyor. Tam bagimsizlikci,anti emperyalist soylem cekirdegi partide tutabilecegi gibi sermaye sinifina hic bir vaadetmiyor ustelik uzaklastiriyor.Genel Baskan´da bunu gormus olacak ki sermaye sinifina da hitap etmeye calisti.“Eskiden sosyal demokratlar adil hakca duzen derken biz iscisi,ciftcisi ve isvereni once uretip sora gonenci halkla paylasacagiz“ ifadesi daha once yoksullugu ovulecek bir sey haline getiriyor elestirilerine hem bir yanit hem de herkesi yakalayan parti olma amaci guden partinin sermayedarlara ve girisimci orta sinifa selami gibi.Herkesi yakalayan partinin bu kadar koyu bir sosyal demokrasi vurgusu ayri bir tutarsizlik midir?Siz yanit verin.Yine bu ekonomi poltikasinda devlete bicilen rol sosyal piyasa ekonomisinin saglikli islemesini guvence altina almak ve yo gosterici olmak deniyor.Daha once et-balik kurumundan,devletin fabrika acip,üretime katilip issizligi gidermesinden, ilimli devletcilikten yana tavir alan Kilicdaroglu bugun bilgi toplumuna gecisi kabul etmis ustelik tam tersi yonde piyasa ekonomisine ikna edilmis gozukuyor. Bunun yaninda 4+4+4´u bilgi toplumundan ziyade endustri toplumuna ara eleman yetistircek bir atilim ve aklin ozgurlugunun kisitlanmasi varsayimi ile kabul etmiyor gozukuyor.

  Son olarak,belirteyim ki genel olarak oy verme davranislari goz onunde bulunduruldugunda toplumsal algida issizlik basat sorun olarak goruldugunde oy verme trendi sosyal demokrat partiler yonunde,enflasyonun basat sorun olarak gorulmesi durumunda ise sag partiler yonunde olmakta.Dolayisi ile bu partiler kullandigi soylemlerde ozellikle issizlik ve enflasyon noktalarinda ayrisir.Kilicdaroglu da issizlik vurgusu yapiyor konusmasinda ve cok ciddi bir sorunu dile getiriyor hakli olarak 4 gencten biri issiz ve milyonlarca insanimiz yoksulluk sinirinin altinda yasiyor.(Bunun dogrudan esitsizlik ureten sistemin dogasindan kaynaklanan bir sorun olmasini umursamiyor sosyal demokratlar hic o yonden saldiriya yeltenmeyin).Benim takildigim nokta Kilicdaroglu´nun su liberal rasyonalite yalanindan turettigi ozcu ve rahatsiz edici boyutta olan dogrusal yaklasimi.Denmis ki genc bosanmalar cig gibi,is kazalarida avrupa 1.su dunya 3.suyuz,son 10 yilda 10723 isci is kazasinda oldu(terorden fazla),kadina siddet %1400 artti,hapisanelerin kapasitesi asildi,icra dairelerindeki dosyalarda patlama var.Eklenmis sonra,bu tabloya bakinca rahatlikla soyleyebiliriz: issizlik butun kotuluklerin anasidir.Bir dakika,nasil vardik bu sonuca?Bu ne demek ayni mantikla gidersek: issizlik azalirsa genc bosanmalar cig gibi olmaz,is kazasinda bu kadar rezil durumda olmayiz,kadina siddet duser, hapisaneler tika basa dolmaz, insanlar icraya gitmezler.Hepsine ayri ayri 1er sayf yazmaya gerek yok.Issizlik onemli kistastir dedik ama oldukca karmasik bir toplumsal arka plani barindiran bu kronik ve gun gectikce artan sorunlari basli basina ele alip cozum uretmektense salt issizlik basligi altinda ele almak oldukca kolayciliga kacmak gibi duruyor.Insan para kazanirsa rasyonel tercihler yapar ve icinde bulundugu dongunun istedigi gibi devinmesini surdurmek icin kurdugu sistemini muhafaza eder.Yani esiyle iyi gecinir,suc islemez(ya da hukuka kurban gitmez(!)),is kazasinda olmez adimina dikkat eder vb.Ayaklarimiz yere basmak zorunda.

  DEGERLENDIRME

1)18.yy aydinlanma felsefesinden kalma aydinlik-karanlik metaforu aydin sorumluugu ile AKP karanligina karsi mucadele edecegiz iddiasiyla somutlasmis.Arkasindan aydinlik Turkiye´yi beraber kuracagiz savi gelmis.Bu diskors beraberinde cok net bir degismeme istegini beraberinde getiriyor CHP icin.Cunku ayni zamanda bugunun karanlik oldugu on kabulunu ya da imasinida iceriyor.Iste CHP´nin sorunu tam burada.Bu sartlanma bir reaya,ona zulmeden,onu somuren,bilincsiz egitimsiz birakan,onu guden,istedigi gibi yonlendiren bir yoneten kesimi resmeder arka planda.Ve kendisine kurtarici misyonunu bicen akil sahibi “aydinlar“ harekete gecer bu aklin aydinligindan yoksun birakilmis cahil kitleyi ozgurlugune kavusturmak icin.Bunu yaparken bu aydin kitlesinin araci aydinlanma felsefesidir,dinsel dogmalarin reddi herseyin akil ile kavranabilecegi savidir.Halk egitilir,bilinc kazandirilir(devletin ideolojik aygitlarinin tornasindan gecer) genel iradenin iyiligi adina farkliliklari torpulenir,birey toplumun potasinda eritilir nihai hedef imtiyazsiz sinifsiz kaynasmis bir kitle yaratmaktir.Bu kitle devletin ve milletin askin cikarlari ve bazi sembolik deger setleri ugruna olmek icin yetistirilmistir.Ustelik ihtiyac duydugu kuvvette damarlarindaki asil kaninda mevcuttur,aramaya gerek yoktur aydinlar onu da dusunmustur ki bunu hic br karsilik beklemeden halka ragmen ama halk icin yapmistir. Ustelik bunun sonunda kendisini kurban etmeye gozunu dahi kirpmamistir(vurulduk ey halkim unutma bizi).Bilin duzeyine kavusan halk aydin despotizmi altinda mutlu mesut sinirlari cizilmis alan icersinde oyle herseye dokunmadan,kapali kapi gordugunde arkasinda ne var diye sormadan,sorgulamadan tasmasi uzadigi kadar yasama hakkina kavusmustur.
 Bana burada neyin yeni oldugunu soyleyebilir misin ey okuyucu?Zamanin ruhunun yaninda modernite mitosuna yamanmis aydinlanmaci CHP kimligi.Bunlarin hic birini dusunmuyor olabilir de bir CHP´li halkina koyun veya hakettigi gibi yasiyorsun derken.Ona aptal derken.Degisim toplu olarak satilan alip monte edip kullanilabilecek bir kategori falan degildir.Oyle davranilirsa egreti durmasi kacinilmazdir.
   Ayni sekilde salonda Che’den,Deniz Gezmis´e,Mahir´den Ismet Pasa´ya,Ibo´dan M.Kemal´e kadar politik figurlerin posterleri ellerinde partililerin.Atilan sloganlar,coskuyla karsilik verilen soylemler hep 68,70´ler,80´ler den miras.Bunun yaninda caga yonelik,gorece “yeni“ ifadeler karsilik bulmuyor tabanda.Bunun 2 sebebi geliyor aklima.Ya tabanin talepleriyle parti yonetiminin soylemleri arasinda ciddi bir kopukluk var.Yani birbirine yabancilasmis 2 bilesenden soz konusu ya da parti tabaninin genel gecer sloganlar,duygusal hitap bicimleri disinda yeniye dair bir yonelimi yok ki 2 turlu de tepeden tabana inecek bir degisim dalgasinin CHP´de yasanacagina isaret ediyor.Degisim bir kac vizyon sahibinin kisisel gayretiyle olamaz olsa bile bu degisim olmaz degisiklik olur.(Zamanin ruhu-68,70,80´ler yuceltisi degil herhalde ha?Ha bir de CHP´de ne isi var Che´nin ve digerlerinin diye sormadim bile,siz sorarsiniz diye.)
2) Kurt sorunu bir kimlik sorunudur.Bir esitlik,esit yurttaslik arayisidir.Kurt sorunu PKK´dan ayri degildir,dusunulemez.Dolayisi ile hem kurt hem de teror sorunundan bahsetmek duvara konusmaktir.Kurt sorunu toplumsal mutabakatla cozulecektir demek yetmez.Cozum icin sadece konusmak icin konusmak biseyler yapiyor gibi gorunmenin otesine gecip soylenmeyeni soylemek yapilmayani yapmak ve bir irade beyani gerekir.
  Secim barajinin dusurulmesi(hem kaldirilmasi hem dusurulmesi olmaz,metinde bile tutarsizlik olmaz!),anadilde ogrenim(hangi hakki kimden sakliyorsun?biz kimiz ki kime veriyoruz?Kimse kimseyi kandirmasin anadilde egitim insan hakkidir,engellenemez!),faili mechullerin aydinltilmasi veya hakikat komisyonu baslangic icin iyi adimlardir.Ozellikle Baykal donemine gore cok cok iyi adimlardir fakat yetmez.Tum bunlarin disinda evet bolgenin kalkinmasi sorunun yakici etkisini azaltmada etkili olabilir fakat yatirim ve aile sigortasi gibi projeler bolgede ozgurluk,huzur,guven ve baris iklimini yaratacak teror bu iklimde sona erecektir demek sadece komik duruma dusurur. Ustelik isin kimlik talepleri boyutunu ve esitlik boyutunu israrla gormezden gelmek Kurt secmenler icin CHP´yi alternatif olmaktan cikarmaktan baska ise yaramaz.
  Analar aglamasin dedikten sonra sehit annelerinin ellerinden opuyorum demek ise ucuz populizmin dik alasidir.Dagda olen insanin anasina seni gormuyorum demenin en usulsuz yoludur.

Son soz:Kurultay´da Turkiye´nin temel sorunu olarak belirlenen baskici,otoriter ve tek adam rejimi Althusser´in deyimi ile devletin bastirici aygitlari(DBA) boyutunu yansitir.Bunun kapsamina hukumet,burokrasi,polis,ordu,yargi organlari vb.gibi kurumlar girer.Bu mekanizmalarin ozunde ister manevi,ister maddi ya da fiziksel siddet olgusu vardir.DBA her alanda siddete basvurma potansiyeli tasir.Buraya kadar ortaya konan tespit guncel gelismeler goz onunde bulunduruldugunda dogru.Fakat devlet sadece bir baski aygit degildir ve hegemonik bir iktidarin yani devlet aygitini da elinde bulunduran muktedirin bir baska faaliyet alani daha vardir.Egemen siniflara guc veren bu boyut yine Althusser´den odunc alirsak Devletin Ideolojik Aygitlari(DIA).Edebiyati,guzel sanatlari iceren DIA,basin,radyo ve televizyonlari iceren haberlesme ve iletsim DIA´lari,dinsel DIA, cesitli ozel ve resmi okullari iceren egitimde DIA´lar gibi.DBA´nin aksine DIAlar bir ideoloji uzerine bina edilmislerdir.Bunlar cogunlukla ozel sermayenin elindedir.Fonksiyonlari ise kisaca uretim araclarinin yeniden uretimi ancak bu uretim guclerinin ve uretim iliskilerinin birlikte yeniden uretimi ile mumkun.DBA bunu baski ve yaptirimla DIAlar ise ideoloji yayma,riza uretimi ve ikna yoluyla yapar.Bu bir tarafta kalsin.
   Gramsci,kabaca,bir sosyal sinifin ekonomik olarak egemen olmasi onu hegemonik yapmaz der.Hegemonik olmak icin ekonomik sermayenin yani sira burjuvazinin belirli bir siyasal sermayeye de sahip olmasi gerekir.Yani burjuvazinin verili bir kapitalist toplumda hegemon duruma gelebilmesi icin kendi sinif kulturunu,kendi fikirlerini ve dunya gorusunu toplumun diger katmanlarina kabul ettirmesi gerekir.Burjuvazinin alternatif bir kultur vasitasi ile kultur alaninda kultur politikasi sahibi olmasi gerekir.Topluma yeni bir kultur haritasi olusturmak icin muktedir olmasi gerekir.Bu da ancak burjuvazinin kendi aydinlarini yaratmasi ile mumkundur ki biz bunlara organik aydinlar diyoruz.


  Velhasili kelam AKP iktidari karsimizda oldukca hegemonik olarak durmakta(TOKI´den yeni insa edilen sitelere yani “yasam alanlarina“,organik aydinlarindan kanaat teknisyenlerine, riza ureteclerinden neo-Osmanli cizgileri basatlasan dis politikasina ve tabi dindar girisimci orta siniflarindan,anadolu sermayesine ve buyuk sermayeye kadar).CHP’nin boyle bir iktidar blogu karsisinda degisim ve donusum arzusundan ziyade cok daha fazla sey yapmsi gerekiyor.Karsi-hegemonya sureci olusturmak adina acil olarak dusunsel ortaklik temelinde ilerleyecek sivil toplumu (sadece dernek faliyetleri degil bireylerin gunluk ihtiyaclarini,hukuku,fikirsel,dinsel,manevi ve ahlaki hayati da icinde barindiran faaliyet alani) yaratmasi veya olana eklemlenmesi gerekiyor. Cunku toplumsal oydasmanin kaynagi sivil toplumdur.Bu alan iktidar olmak icin cikarlarin ortusturulup riza uretimi sonucu kurulacak olasi sinifsal-kimliksel-kulturel ittifaklarin gelisebilecegi yegane alandir.Sadece secijm donemi yapilan calismalar % 24’luk farki kapatmaz.Sivil toplum alaninda uzun sureli bir ideolojik calisma yapilmasi sart.Bunu yaparken de kapsayici olmak adina CHP ideolojisini esnetmeli,donusturmeli ve tamamen ozgurlukcu sol cizgiye getirmeli ki post endustriyel cagda kimlik-cinsiyet-etnik koken-kultur-din temelli azinliklarin-iscilerin-yoksullarin-beyaz yakalilarin,cevrecilerin ve diger toplumsal kesimlerin cikarlarini cikarlari ile ortusturup esitlikci ve demokratik bir siyasal sermaye ile harmanlayabilsin.Kurulacak bu ittifaklarin eklektik durmamasi ise ciddi bir entelektuel sermaye,yogunluk ve caba gerektirmekte.Sol entelektuel ustulugunu kaybetmis durumda.Eger CHP sol olarak kabul edilecekse bunu nasil asacak bilemiyorum.Peki taban ve parti yonetimi bu yuke hazir mi?

  Sahi ne ariyorduk,degisim mi?


Not:Yeni CHP´yi anlamak icin orta siniflarin hem sinif ici zeminsel kaymalarina bakmak hem de bu toplumsal kategorinin icinde olup alt orta duzeyden yukselen ve/veya sermaye birikiminin yaninda entelektuel ve kulturel birikim sureclerini gorunur seviyeye ulastirarak  basat laik orta sinif tablosunun karsinida mevzilenen girisimci nitelikteki neo-liberalizmle sonuna kadar barisik yeni bir anadolu burjuvazisini incelemek gerekmekte.Yani yeni CHP ve hedef kitlesi icin kapsamli bir orta sinif analizi sart gorunuyor.


Soz veriyorum son not:6 genc arkadasimiz son secilen Parti Meclisi´ne girme basarisi gosterdiler.Dogrudan tanidigim Gokce ve Onursal´i tekrar tebrik ediyorum.Sevgili Kivanc Ozcan´in deyimiyle karisik pizzayi andiran Parti Meclisi icinde umarim kategorik olarak genc olmanin tek basina hic bir anlam ifade etmedigini ve gencligin dinamik olmaktan baska degerlerde barindirabilecegini eski siyasilere anlatabilirler.Hatirlatalim,siysi kultur ayni kaldigi muddetce yeni yuzlerde kisa surede eskiyecektir ve eskimek algida pejoratiftir.Umarim bu arkadaslarimiz zamanin ruhunu dogru yorumlayabilirler.Kisaca, benzemezler de benzetirler.



                                                                                              Yusuf Can Gokmen









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder